GİNKO BİLOBA/JAPON ERİGİ(Mabet Ağacı)
Ginkgo Biloba
ülkemizde japon eriği, gümüş kayısı, fil kulağı, çin yelpaze çamı mabed ağacı
isimleriyle bilinir. İlk olarak botanik dünyasına 1690
yılında, Japonya'da bir Hollanda şirketinde (East india Company) çalışan
botanikçi Engelebert Keempfer tarafından tanıtılmıştır.
Ginkgo Çin'de uzun zamandır
yetiştirilen bir ağaçtır. Ginko Biloba köklerini tarihin derinliklerine dayamış
ulu bir ağaçtır 150 milyon sene öncelerden bulunan fosillerde bu bitkinin
izleri vardır. Dinozorların dünyaya hükmettiği dönemlere tanıklık eden ve hâlâ
hayatta olan nadir canlı türlerindendir. Anavatanı Uzakdoğu olan bu bitki Çin ve
Japonya’da kutsal ağaç sayılır ve mabetlere dikilir. Zamanla bitki
bakımsızlıktan ölürse bulunduğu mabet de ölmüş sayılır. Bazı tapınaklara
dikilmiş ginkgoların 1500 yaşını geçkin oldukları tahmin edilmektedir. Budizm
ve Konfiçyüs öğretisi açısından arzettikleri sembolik önem nedeniyle Çin'in
yanı sıra Japonya ve Kore'de de geniş ölçekte ginkgo dikilmiştir. Ginkgo
tohumları meyve etini ve kabuğu çıkardıktan ve pişirildikten sonra
yenebilmektedir. Çin düğün yemeklerinin (konjii) ana malzemelerindendir.
Sağlığa iyi geldiği ve afrodizyak özellikleri olduğu düşünülmektedir. Ginkgo
Biloba’nın zihinsel kapasiteyi artırma, hafızayı güçlendirme üzerine etkisi ile
ilgili yapılan araştırmaların çoğunluğu bitkinin zihinsel fonksiyonları olumlu
yönde etkilediğini ortaya koymuştur. İlaç sektöründe de oldukça fazla
kullanılmıştır. Japonlar Ginkgo‘yu chawammushi
gibi yemeklerde kullanırlar ve pişmiş tohumları pek çok kez diğer yemekler
yanında bir çerez olarak servis ederler. Gingko her türlü rutubetli, suyu geçirgen, hatta kumlu
toprağa bile uyum sağlar. Neredeyse 30- 40 metre kadar büyüyebilen bu ağaç,
dökülürken dev altın ağaç olur. ”Yaşayan fosil” olarak
da nitelendirilen ağaç 200 milyondan fazla bir süredir yaşayabiliyor. Ginkgoların
dayanıklılık derecesinin uç örnekleri Hiroşima'da görülmüştür. Atom bombasının
patladığı noktaya 1-2 kilometre mesafede yer alan dört ginkgo ağacı, bu alanda
patlamadan sağ çıkan ve hayatiyetini bugün de sürdüren yegane canlı varlıklardır.
Ginkgo'ların kayda değer en seçkin organı,
dünyanın başka hiç bir bitkisinde olmayan Fil kulağı şeklindeki yarık
yapraklarıdır. Çin yelpazesi gibi açılarak bölünen (ya da birleşen) ikili
yaprağıyla Ginkgo, Uzakdoğu öğretilerinde tek ve çift arasındaki evrensel
ilişkiyi işaret eden derin bir mistik anlama da sahiptir. Ünlü Alman şair
Goethe, Doğu’nun kadim temsilcilerinden sonra Ginkgo’yu keşfetmiş birleşik parçaları yüzünden Ginkgo
yapraklarını samimî dostluğun sıkı bir sembolü olarak vasıflandırmıştır.
Alman
şair Johann Wolfgang von Goethe, ağacı hayatın önemli bir unsuru olarak ele
alır, hatta Doğu-Batı Divanı’nın “Züleyha Kitabı”nda yer alacak olan “Ginkgo
Biloba Ağacı” isimli bir şiirine bu ağaçtan yola çıkarak, “Gingo Biloba” ismini
verir. Bugün Johann Wolfgang von Goethe’nin Almanya’nın Wemiar keninde ki
evinin dev bir Ginko ağacı vardır. Almanyanın Wemiar şehrinin simgesi haline
gelen Ginko ağacı ve yaprakları günlük kullanım eşyalarına, takılara şehirde
satılan hediyelik eşyalara konu olmuş
tarihte ve sanatta önemli yeri olan bir tıbbi bitkidir. Art Nouveau
sanatında bir çok örneği vardır.