3 Nisan 2016 Pazar

japon eriği

                         


                                 GİNKO BİLOBA/JAPON ERİGİ(Mabet Ağacı)


   Ginkgo Biloba ülkemizde japon eriği, gümüş kayısı, fil kulağı, çin yelpaze çamı mabed ağacı isimleriyle bilinir. İlk olarak botanik dünyasına 1690 yılında, Japonya'da bir Hollanda şirketinde (East india Company) çalışan botanikçi Engelebert Keempfer tarafından tanıtılmıştır.
    Ginkgo Çin'de uzun zamandır yetiştirilen bir ağaçtır. Ginko Biloba köklerini tarihin derinliklerine dayamış ulu bir ağaçtır 150 milyon sene öncelerden bulunan fosillerde bu bitkinin izleri vardır. Dinozorların dünyaya hükmettiği dönemlere tanıklık eden ve hâlâ hayatta olan nadir canlı türlerindendir.  Anavatanı Uzakdoğu olan bu bitki Çin ve Japonya’da kutsal ağaç sayılır ve mabetlere dikilir. Zamanla bitki bakımsızlıktan ölürse bulunduğu mabet de ölmüş sayılır. Bazı tapınaklara dikilmiş ginkgoların 1500 yaşını geçkin oldukları tahmin edilmektedir. Budizm ve Konfiçyüs öğretisi açısından arzettikleri sembolik önem nedeniyle Çin'in yanı sıra Japonya ve Kore'de de geniş ölçekte ginkgo dikilmiştir. Ginkgo tohumları meyve etini ve kabuğu çıkardıktan ve pişirildikten sonra yenebilmektedir. Çin düğün yemeklerinin (konjii) ana malzemelerindendir. Sağlığa iyi geldiği ve afrodizyak özellikleri olduğu düşünülmektedir. Ginkgo Biloba’nın zihinsel kapasiteyi artırma, hafızayı güçlendirme üzerine etkisi ile ilgili yapılan araştırmaların çoğunluğu bitkinin zihinsel fonksiyonları olumlu yönde etkilediğini ortaya koymuştur. İlaç sektöründe de oldukça fazla kullanılmıştır.  Japonlar Ginkgo‘yu chawammushi gibi yemeklerde kullanırlar ve pişmiş tohumları pek çok kez diğer yemekler yanında bir çerez olarak servis ederler. Gingko her türlü rutubetli, suyu geçirgen, hatta kumlu toprağa bile uyum sağlar. Neredeyse 30- 40 metre kadar büyüyebilen bu ağaç, dökülürken dev altın ağaç olur. ”Yaşayan fosil” olarak da nitelendirilen ağaç 200 milyondan fazla bir süredir yaşayabiliyor. Ginkgoların dayanıklılık derecesinin uç örnekleri Hiroşima'da görülmüştür. Atom bombasının patladığı noktaya 1-2 kilometre mesafede yer alan dört ginkgo ağacı, bu alanda patlamadan sağ çıkan ve hayatiyetini bugün de sürdüren yegane canlı varlıklardır.
     Ginkgo'ların kayda değer en seçkin organı, dünyanın başka hiç bir bitkisinde olmayan Fil kulağı şeklindeki yarık yapraklarıdır. Çin yelpazesi gibi açılarak bölünen (ya da birleşen) ikili yaprağıyla Ginkgo, Uzakdoğu öğretilerinde tek ve çift arasındaki evrensel ilişkiyi işaret eden derin bir mistik anlama da sahiptir. Ünlü Alman şair Goethe, Doğu’nun kadim temsilcilerinden sonra Ginkgo’yu keşfetmiş  birleşik parçaları yüzünden Ginkgo yapraklarını samimî dostluğun sıkı bir sembolü olarak vasıflandırmıştır. Alman şair Johann Wolfgang von Goethe, ağacı hayatın önemli bir unsuru olarak ele alır, hatta Doğu-Batı Divanı’nın “Züleyha Kitabı”nda yer alacak olan “Ginkgo Biloba Ağacı” isimli bir şiirine bu ağaçtan yola çıkarak, “Gingo Biloba” ismini verir. Bugün Johann Wolfgang von Goethe’nin Almanya’nın Wemiar keninde ki evinin dev bir Ginko ağacı vardır. Almanyanın Wemiar şehrinin simgesi haline gelen Ginko ağacı ve yaprakları günlük kullanım eşyalarına, takılara şehirde satılan hediyelik eşyalara  konu olmuş tarihte ve sanatta önemli  yeri olan bir tıbbi bitkidir. Art Nouveau sanatında bir çok örneği vardır.